TÜSİAD Genel Şura Toplantısı bugün Yüksek İstişare Kurulu Lideri Ömer Aras ve Yönetim Kurulu Lideri Orhan Turan’ın açılış konuşmalarıyla yapıldı.

Genel konseyde Kartalkaya faciasından Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutuklanmasına, TSK’den ihraç edilen teğmenlerden derin ekonomik krize kadar gündemdeki olaylar üzerinden AKP iktidarına ağır tenkitler yöneltildi.

TÜSİAD’ın gündeme bomba üzere düşen açıklamalarının akabinde AKP kanalından TÜSİAD’a tehdit düzeyine varacak kadar sert reaksiyonlar geldi.

”EN HAFİFİNDEN YERSİZ BİR YAKLAŞIM SERGİLENMİŞTİR”

TUSİAD’ın açıklamalarına bir reaksiyon de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan geldi.

“Bugün TÜSİAD toplantısında maalesef olumsuz lisan ve yaklaşım sergilenmiştir. İş dünyamızın genelini temsil etmediğine inandığımız bu lisanı ve üslubu tasvip etmek mümkün değildir” diyen Yılmaz, şunları söyledi:

“Demokrasilerde sivil toplum örgütleri elbette ki görüş ve tekliflerini, tenkitlerini söz ederler. Lakin, mensupları ortasında farklı siyasi görüşten insanların olduğu sivil toplum örgütlerinin siyasi bir parti üslubu ile açıklama yapması en hafifinden yersiz, nezaketten mahrum, yapan olmaktan uzak bir tavırdır. Bugün TÜSİAD toplantısında maalesef bu olumsuz lisan ve yaklaşım sergilenmiştir. İş dünyamızın genelini temsil etmediğine inandığımız bu lisanı ve üslubu tasvip etmek mümkün değildir. Daima bir halde topluma karamsarlık yayarak, felaket tellallığı yaparak olumlu bir gelecek inşa edilemez.”

”BAĞIMSIZ YARGI ÜZERİNDE VESAYET PERİYODU KAPANMIŞTIR”

Yılmaz, açıklamasının devamında şu tabirlere yer verdi:
“Bir iş insanları örgütünün öncelikle katma bedeli yüksek, teknolojik düzeyi gelişmiş, nitelikli istihdam üreten bir iktisat oluşturma sürecinde kendi sorumluluklarını hatırlaması ve elini taşın altına koyması beklenir. Demokrasi ve hukuktan bahseden büyük sermaye kümelerinin öncelikle kendi şirketlerinde ayrımcı uygulamaları, rekabetçi olmayan yapılanmaları, farklı fikirlere yönelik tavırları sorgulamaları ve geçmiş sicillerine yönelik özeleştiri yapmaları toplumsal yarar üretir. Dünyanın ve bölgemizin kuvvetli bir devrinde, tarihimizin en büyük afetinin yaraları muvaffakiyetle sarılırken ve ekonomimizin temellerini sağlamlaştıran bir program kararlılıkla uygulanırken, iş dünyamızdan beklenen yapan teklifler ve geleceğe yönelik umut veren bildirilerdir. Seçilmiş hükümetler ve bağımsız yargı üzerinde vesayet periyodu kapanmıştır. Buna heveslenmek yerine, dilek eden herkesin demokratik kurallar içinde ismini koyarak şeffaf bir halde siyaset yapması en doğrusudur.”