Ne Mourinho’ya ne de futbolculara yakıştı: Fenerbahçe Rangers’tan işte böyle 3 yedi
Olacak iş mi bu?
Koca Fenerbahçe, kendi meskeninde, tarihine ve büyük Avrupa hayallerine yakışmayan bir hezimetle yüzleşti bu gece. İskoçya’dan gelen rüzgâr, sarı-lacivert çınarın kollarını bir bir kırarken, o görkemli heybetin yerinde paramparça bir gölge kaldı.
Bir siklet aşağıda görülen Glasgow Rangers, göstere göstere, elini kolunu sallaya sallaya üç golle Kadıköy’den çıkıp gitti.
Dahası, VAR iki gollerini iptal etmese, hezimetin ismi farklı olacaktı.
8 milyon euro piyasa pahası olan Çek Cerni ile 4 milyon piyasa pahası olan Nijeryalı Dessers gol atma dersi verirken, Fenerbahçe’nin değerli silahları Dzeko ile En Neysri susup kaldı.
Oysa bu türlü maçlarda savunma, bir kalenin surları üzere dimdik durmalıydı. Lakin bu gece, esen birinci rüzgarda yıkılan bir harabe üzere dağıldı. Orta saha, savaş meydanında terk edilmiş bir bölgeyi andırıyordu. Paslar hoyratça kaptırıldı, rakip en küçük boşluğu bile büyük bir ustalıkla kıymetlendirdi.
Peki artık bu yenilgi neye bağlanacak? Savunmanın darmadağın olmasına mı? Fred’in yokluğuna mı? Orta sahanın kırılganlığına mı? Yoksa futbolun o affetmez adaletine mi?
Tabela acı gerçeği haykırıyor: Fenerbahçe 1 – 3 Rangers.
Kağıt üstündeki bu sayılar, bir dönemin düşlerini, umutlarını ve beklentilerini ağır bir enkaza çeviriyor.
Fenerbahçe’nin Djiku ile kazandığı tek golün duran toptan geldiğini hatırlarsak, gol üretkenliğinde ne kadar konum yoksulu kaldığı daha güzel anlarız.
Evet, önümüzde Glasgow’da bir rövanş var.
Futbol her sonuca hamile.
Glasgow Rangers’ın bu gece yaptığını, Fenerbahçe neden yapmasın?
Ama bu kadroyla, bu oyunla, bu kırılganlıkla o baht hakikaten var mı?
Bence yok.
Avrupa’ya vedadır bu. Futbolun adaleti varsa, Fenerbahçe bu gecenin yükünü yalnız sırtında değil, ruhunda da taşımalı.
Çünkü ne Mourinho’ya, ne futbolculara bu ağır mağlubiyet hiç yakışmadı.