Bu Mesut Özil çok enteresan bir adam.
İspanya’da, İngiltere’de, Almanya’da geceleri adamı… Çaptan düşüp de geldiği Türkiye’de en milliyetçi, en müslüman, en AKP’li, son olarak da en Espressolab’cı!
Bu kahve markası için Özgür Özel boykot daveti yaptı ya…
Bunun üzerine AKP’liler bakanıyla milletvekiliyle akın etti ya…
Hatta bir küme bir şubesinin önüne gidip namaz kıldı ya…
Geride kalır mı en kahraman Mesut? O da gidip elinde kahve bardağı ile bir fotoğrafını paylaştı çabucak.
Önce ağır davrandı lakin geç kaldı sayılmaz yeniden de!

* * *
Oysa bu Mesut, alemciydi yurt dışında.
Türk de değildi! Alman’dı pasaportuna nazaran.
Hatta Alman Ulusal Ekibi’ni seçtiğinde Türk pasaportunu iade ederken bakın ne demişti:
“Türk pasaportu benim için sıradan bir dökümandı. Üstünde ismimin yazdığı ve bir fotoğrafımın olduğu, kaplanmış bir kağıt yalnızca.”
Allahı var! Yetenekli adamdı futbolculuğunda. Lakin o gece hayatı yok mu o gece hayatı… Real Madrid’de de Arsenal’de de peşini bırakmadı.
Alman Ulusal Grubu’ndan da dışlanıp, takımdan çıkarıldıktan sonra Türk olduğu aklına geldi, soluğu Türkiye’de aldı. Daima Erdoğan’ın yakınlarındaydı, birlikte fotoğraf vermek için canını dişine taktı. Milliyetçi paylaşımlarla nasıl “En Türk” olduğunu göstermeye, mescitlerden paylaşımlarda nasıl “En Müslüman” olduğunu kanıtlamaya çalıştı.
Hedefine de ulaştı gerçi. Sonunda AKP üyesi olurken rozetini de Erdoğan taktı.
* * *
Bakın Fatih Altaylı geçtiğimiz şubat ayınca nasıl anlatmıştı Mesut’u:

“Alman Ulusal Takımı’nı seçerken Türk pasaportundan vazgeçti. O vakit kendisiyle yapılan röportajlarda “Ben kendimi Türk hissetmiyorum. Türkiye ile bir bağım yok. Türkiye Pasaportunu iade ederken bir şey hissetmedim” demişti. Sonra aslında Alman Ulusal Takımı’nda şampiyonluklar kazandı. Dünya Kupası’nı kazandı, kaptanlık yaptı. Real Madrid’de oynadı Arsenal’de oynadı ve baktığın vakit oralarda tutucu islamcı bir profili yok. Müslüman bir Alman profili de yok ne kadar garip bayan varsa onlarla aşk yaşadı hatta Real Madrid Başkanı Fiorentina Perez beraber olduğu bir bayanla ilgili onu uyardı. “Evladım bu bayanla nişanlanacağım diyormuşsun bu bayan bütün ekiple birlikte oldu sakın yapma bu türlü bir şey” diye uyarıyor. Döndü Arsenal’de uyuşturucu partisinde yakalandı. Arsenal’den atıldı, ulusal gruptan şutlandı beyefendi Türk ve müslüman olduğunu hatırladı cami fotoğrafları falan Fenerbahçe’den indiregandi artık siyasi figür. İşte siyasal islamcılık dediğin şeyin ete kemiğe bürünmüş halidir Mesut Özil.”
* * *
Şimdi de gidelim Real Madrid’ten ayrılma sürecine…
Sıkca haber oluyordu magazin basınında. Mesela eski kocası da bir futbolcu olan Venezuellalı Aida Yespica ile ilgili çıkanlar… Öbür başka kadınlar.
Real Madrid Başkanı Florentino Perez, o devir İspanyol basınına motamot şunları söylemişti:
“Özil düzgün bir profesyonel değildi. Bayanlara düşkündü. Yalnızca bayanlar da değil, geceleri uyumazdı. Metresleri ile gece cümbüşlerine çıkardı.”

* * *
Arsenal’de de değişmedi Mesut.
Örneğin grubunun Manchester’a yenilmesinin akabinde gece kulübünden çıkarken çekilen fotoğraflarıyla gündem olmuştu o periyot. Sabahın birinci ışıklarına kadar eğlenmiş, çıkışta paparazilere yakalanmış, yer yerinden oynamıştı.

Arsenal taraftarları burunlarından soluyorlardı tabi.
Teknik yöneticisi Arsene Wenger de elbette.
Bir de…
Arsenal’in bir Newcastle maçı öncesi rahatsız olduğunu ileri sürerek Wenger’den müsaade istedi. Adam da müsaade verdi ve o periyotta formasını giydiği Alman Ulusal Grup kampına erken gitmesine de…
Peki ne gördü sonra Wenger?
Arsenal maç yaparken o Berlin’de The Pearl isimli gece kulübünde eğleniyordu. İmajları de ortaya çıkmıştı, Wenger çılgına dönmüştü.

İşte sonra uzun müddet takım dışı kaldı Arsenal’de.
Yattığı yerden parasını da tıkır tıkır aldı.
İspanyol basını “Real Madrid’ten gönderiliş nedeni gece hayatıydı, Londra’da devam ediyor” diye yazmıştı.
Yakalandığı uyuşturucu partilerini saymıyorum bile.

* * *
Son olarak da şunu paylaşayım sizlerle.

Almanya’da yeni parladığı yıllarda A Ulusal Takımımız’ın hocası Fatih Terim’di.

Eleştiriliyordu Mesut Özil’i neden ulusal kadroya almıyor diye. O kadar sıklaşmıştı ki bu tenkitler; sonunda şu karşılığı vermişti bir basın toplantısında. Altına her Türk’ün imza atacağı bir konuşmayla…

O KONUŞMASI

İşte bugün bir vakitlerin unutulmaz mizah mecmuasındaki “En kahraman Rıdvan” misali “En kahraman Mesut” oldu kendine nazaran artık.
Bir vakitler neydi, artık ne oldu?
Kahvesini yudumlayıp, poz verirken müstehzi mühtehzi gülümserken aklından ne geçiyordu sanki.
“Bıldır yediğin hurmalar…” hiç unutulmuyor unutulmayacak da ama!